Bu yazımda bazı sulh hukuk mahkemelerindeki yanlış uygulamalarına değinmek ve mirasçılık belgesi (veraset ilamı) hakkında bilgi vereceğim.
Bir kişi vefat ettiğinde, mal ve hakları ile borçlarının kimlere ait olacağı, başka bir ifadeyle mirasçılarının kimler olduğu ya sulh hukuk mahkemelerinden alınan veraset ilamıyla (mirasçılık belgesiyle) ya noterlerden alınacak mirasçılık belgesiyle belirlenmektedir.
Daha önce mirasçılık belgesi sadece sulh hukuk mahkemesinde verilmekte iken, daha sonra 04.10.2011 tarih ve 28074 sayılı R.G.de yayımlanan “Mirasçılık Belgesi Verilmesi ve Terk Eden Eşin Ortak Konuta Davet Edilmesi İşlemlerinin Noterler Tarafından Yapılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” yayımlanarak bu tarihten itibaren;
Nüfus kayıtlarının mirasçılık belgesi verilmesi konusunda yeterli olmaması,
Yabancılar tarafından talep edilmesi,
Mirasçılık belgesi verilmesinin bilirkişi incelemesi yapılmasını, tanık dinlenmesini gerektirmesi,
Talebin yabancılık unsuru taşıması,
gibi yargılamayı gerektiren durumlar hariç, mirasçılık belgesi noterlerce de verilmeye başlanmıştır. Yönetmelikte, noterlikçe verilen mirasçılık belgesi hakkında, başvuruyu yapan ya da bu belge sebebiyle menfaatinin ihlâl edildiğini iddia edenlerin, sulh hukuk mahkemesine itirazda bulunabileceklerine ve itiraz üzerine verilen kararın bir örneğinin mirasçılık belgesini veren noterliğe ve bir örneğinin ise Türkiye Noterler Birliğine gönderileceğine de yer verilmiştir. Bazı sulh hukuk mahkemelerinin yanlış uygulamalarına ise mirasın reddi talebinde rastlanmaktadır. Bilindiği üzere kural olarak mirasın reddi vefattan itibaren 3 (üç) aydir. Bu süre içinde mirası red etmek isteyen kişi, ölenin yasal mirasçısı ise sulh hukuk mahkemesi nüfus kayıtlarını getirtip inceleyerek, mirasın reddini isteyen atanmış mirasçı ise mahkeme vasiyetnameyi inceleyerek ve talep edenin, vefat edenin malvarlığı üzerinde vefat sonrası herhangi bir tasarrufu da söz konusu değil ise Mahkemece talepte bulunanın mirası red ettiğine dair karar verilir. Mahkemelerin yaptığı yanlış uygulama tam bu noktada ortaya çıkmaktadır. MİRASIN REDDİNİ talep edenden, NOTERDEN MİRASÇILIK BELGESİ alması, bunun dava şartı olduğu, aksi takdirde mahkemede mirasçı olduğu ispatlanamadığından davanın reddine karar verildiği şeklinde uygulama yapıldığına rastlanmaktadır. Kişiye mirasçılık belgesi aldırtıldığında, mirasın reddi davası konusuz kalır. Çünkü artık talepte bulunan mirasçı olmuştur. Mirasçı olduktan sonra mirası reddin tek bir yolu vardır o da hükmen red durumu. Yani mahkeme, ben mirası red edeceğim, mirasçı olmak istemiyorum diyen kişiye, yok olmaz önce git mirasçılık belgesi alarak mirası kabul et, ondan sonra ben senin mirası reddi talebini kabul edeyim gibi yanlış bir uygulama içindedirler. İşin özü ve kısacası, mirası red etmek isteyen kişiden kesin kes mirasçılık belgesi istenemez. Mirasçılık belgesinin istenmesi ve aldırtılması, açılmış olan mirasın reddi davasını konusuz bırakır ve herhangi bir itirazla mirasın reddi kararının geçersiz kalmasına sebep olabilir. Böyle bir durumla karşılaşan Okuyucularımızın, Mahkemeye, mirasçılık belgesi isteyemeyeceğini açıklaması gerekir.
Saygılarımla, 25.03.2021
Bahattin ÇELİK
Avukat - Arabulucu
Yenigün Gazetesinde basıldığı gibi taşınmıştır.
Comentarios